AK Parti’nin Merkez Yürütme Kurulu (MYK) gündemdeki gelişmeleri görüşmek üzere Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında toplandı.
İşte Çelik’in o açıklamaları;Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı yerleşkesinin açılışı gerçekleştirildi. Tabi burada sağlam devlet saygın gelecek çerçevesinde ortaya koyulan irade ve orada meclis binalarının açılması ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin geleceğine dönük olarak yepyeni bir vizyonun yapılması Kıbrıs davası açısından son derece tarihi öneme sahip. Bundan sonrasında da Kıbrıs Türk devletinin dünyada daha çok tanınması, Kıbrıs Türk devletinin dünyada diplomasi alanında hak ettiği yeri alması için bu mücadelenin nasıl devam edeceğinin bir göstergesi olarak bu adımlar atıldı ve atılmaya devam edecek. Sayın Cumhurbaşkanımız orada da ifade ettiler, Kıbrıs Türk davası bizim her zaman en büyük önceliklerimizden bir tanesi. Önümüzdeki dönemde de bununla ilgili yeni adımlar atmaya devam edeceğiz. Aynı anda orada TEKNOFEST 2025 icra ediliyordu. Burada doğrusu yüz binlere aşan bir kalabalığın orada toplanmış olması son derece kıymetli.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Trump ile görüştü
Özellikle de 22 farklı ülkeden 50 bin genç burada katılım gösteriyor. Bizim gittiğimiz günde en son 150 bine yakın bir rakam oluşmuştu katılımla ilgili ve daha da devam ediyordu. Tabi bu Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin bilim, eğitim ve teknoloji üstü olarak kendi geleceğini planlaması açısından da son derece önemli bir mesaj oldu. Doğrusunu söylemek gerekirse Teknofest’teki coşku, oradaki genç arkadaşlarımızın ilgisi, alakası, yapılan projeler, yarışmalar bambaşka bir tablo ortaya çıkardı. Tabi gelinen noktada bir sürü mesaj veriliyor ama halen Rum tarafından verilen mesajlar adada iki halk ve iki devlet olduğunun kabulünü inkar eden yaklaşımlar. Ama kim ne dese desin, adada iki devlet var, iki egemen devlet var ve iki bu egemenliğe sahip halk var. Bu çerçevede bir müzakere zemini, bir barış zemini, bir diyalog zemini olacaksa olacak ama Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni inkar ederek, Kıbrıs Türk davasını, Kıbrıs Türk’ünü inkar ederek varılacak hiçbir yol olmadığını bir kere daha kendilerine ve bütün dünyaya Rum tarafından ilan ediyoruz.
Erdoğan’dan kentsel dönüşüm mesajı: Artık kimsenin kaprisleriyle vakit kaybedemeyiz
Dün bizim için üzüntü verici bir gündü gerçekten. Arkadaşımız, dostumuz, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Sırrı Süreyya Önder’i son yolculuğuna uğurladık. Son zamanlarda kendisiyle mecliste çalışmalar bittikten sonra geç saatlere kadar, gece yarısına kadar, sabah saatlerine kadar uzun oturumlarımız oluyordu. Terörsüz Türkiye gündemi çerçevesinde. Tabi uzun yıllardır tanışırız, konuşuruz. Siyaset tabi her zaman gündemimizde ama daha çok bir araya geldiğimizde sinemadan, felsefeden uzun uzun sohbetlerimiz olurdu. Son zamanlarda ise tabi siyaset daha yoğun bir şekilde bütün bir sohbetimizi katlıyordu ve Terörsüz Türkiye söz konusuydu. Daha önce de ifade ettim, biz kendisine biraz sağlığına dikkat etmesi gerektiğini ifade ederken, şu sonuca bir ulaşalım, ondan sonra sağlığımla ilgilenirim diyordu. Bunun için de gerçekten bütün mesaisini, bütün entelektüel birikimini, bütün kapasitesini kullanıyordu. Hatta biraz sürecin sürekli olarak hızlı bir şekilde sonuçlanması gerektiğiyle ilgili olarak da sürekli olarak buna vurgu yapıyordu, görüşmelerimizde. Geçmiş dönemde de tabi gerek çözüm sürecinde, gerek milli birlik kardeşlik projesi süreçlerinde kendisiyle beraber çalıştık bir mesaimiz oldu. Bu aradaki tecrübelerimizi de aktarıyorduk ama son zamanlarda en büyük gündemimiz buydu. Tabi farklı mahallelerin birbirinin sesine kulak kapadığı, kimlik çatışmalarının, kimlik kavgalarının çok olduğu bir siyasi tarihten geliyoruz. Siyasi tarihimizin bir boyutu da bu. Kuşkusuz görüşlerimiz farklı olabilir, farklı düşünenler olabilir ama o gün cenazesinde de ortaya çıkan tablo, farklı görüşlerden insanların da özellikle onun farklı kimlikler arasındaki duvarları eritmeye, farklı kimlikler, farklı düşünceler arasında köprüler kurmaya dönük kaygısını, mücadelesini takdir eden orada bir çoğunluk oluştu. Ve tabi en önemlisi terörsüz Türkiye konusundaki bu tabakat, farklı kimliklerden, farklı partilerden vatandaşlarımız bu konuya verdikleri desteği çeşitli vesilelerle beyan ettiler.
Sırı Süreyya kardeşimizin rahmetlinin kızı Ceren orada HKM’deki anlada çok mütellidli, çok etkileyici bir konuşma yaptı. Orada söylediği şey, hastane koridorlarındaki sessiz, sınıfsız kalabalıkların aslında bir mesaj verdiğiydi. Birçok kesimden, birçok mahalleden insan farklı düşüncelerle geldiler. Hatta tamamen sırrıyla, zıt düşünceli olan insanlar orada, hastanede gördük. Onlar bize de yaklaşıp şunu söylediler, biz buradayız, hazırız. Kan vermemiz gerekiyorsa, herhangi bir şey bize düşerse bunu yerine getirmeye hazırız diye. Dolayısıyla burada bu hatıra Türkiye’nin, her zaman söylüyorum adlarımız farklı olsa da, soyadımız Türkiye Cumhuriyeti’dir. Adlarımız ne kadar, mezheplerimizden kaynaklı adlarımız farklı olabilir, mezheplerimizden, etnik kökenlerimizden kaynaklı adlarımız farklı olabilir. Ama hepimizin soyadı Türkiye Cumhuriyeti’dir. Dolayısıyla buna birliğe, dirliğe, kardeşliğe yapılan bir vurguydu. İnşallah bu sürece destek vererek, teresüz Türkiye’ye ulaşarak da, Sırrı Süreyya’nın hatırasına da güçlü bir gönderme yapmış olacağız. Hatırasını bu şekilde yaşatmış olacağız. Bir kere daha değerli ailesine, Yüce Meclisimize, Denpantli ailesine, bütün sevenlerine, hepimize başsağlığı diliyorum.