İlişkiler gelişir, aşk ve alışkanlık arasındaki çizgileri bulanıklaştırır ve önemli bir soruyu gündeme getirir: hala aşık mıyım, yoksa yalnız kalmaktan mı korkuyorum? İşte bunu anlamanıza yardımcı olacak 6 önemli işaret.
Zaman geçtikçe ilişkiler gelişir. Birini tanımak sabır gerektirir ve aylar ve yıllar geçtikçe partnerimizin daha önce görmediğimiz kısımlarını keşfetmeye başlarız. Bazen bu keşifler bizi yakınlaştırır, bağımızı derinleştirir. Diğer zamanlarda ise mesafe yaratan farklılıkları ortaya çıkarır. Artan aşinalıkla birlikte genellikle rahatlık gelir, aşk ve alışkanlık arasındaki çizgileri bulanıklaştırabilen bir rahatlık hissi. Böyle anlarda şunu sormakta fayda var: Gerçekten mutlu muyuz yoksa sadece rahat mıyız?Bu soru rahatsız edici olabilir, ancak önemlidir. Kalbinizi dinlemek genellikle netlik getirir. İlişkinizi neyin sizi demirlediğini, neyin size neşe getirdiğini, neyin huzursuzluğa sebep olduğunu düşündüğünüzde, cevaplar beklenmedik şekilde açığa çıkabilir.Sağlıklı bir ilişki, birlikte geçirilen zamandan daha fazlasına dayanır. Gerçek bağ, karşılıklı saygı ve sarsılmaz güven, en otantik benliğimiz olmamızı sağlar. Buna karşılık, bu temellerin eksikliği, iki kişi ne kadar uzun süredir birlikte olursa olsun, toksisiteye yol açabilir.Peki, insanları bir ilişkide gerçekten tutan şey nedir? Sadece aşk değildir. Anlaşıldığını hissetmektir. Değişim yoluyla birlikte büyümektir. Her gün birbirinizi seçmektir, yalnız kalma korkusundan değil, o kişiyle hayat daha dolu hissettirdiği için.İlişkinizin aşka mı yoksa yalnız kalma korkusuna mı dayandığını nasıl anlarsınız? Psikoterapist Dr Chandni Tugnait, 6 işareti paylaşıyor.Neyin doğru hissettirdiğini tam olarak biliyorsunuz. Tutkunun olmaması ve sevdiğiniz biriyle hissettiğiniz sessiz bir neşe, sizi güvende hissettiren aşinalık faktörü nedeniyle bir ilişkide kaldığınızı gösterebilir. Rutinler, paylaşılan geçmiş, öngörülebilirlik, artık bağlı hissetmeseniz bile, hepsi bilinmeyenden daha kolay geliyor.Şunu kabul edelim, bir ilişkiye girdiğinizde, her ikinizin de duygusal olarak çok fazla yatırım yaptığı ve diğerinin iyiliği için belirli ayarlamalar yaptığı bir ortaklık gibidir. Bazen, önemli diğeriniz olmadan hayatın nasıl hissettirdiğini unutabilirsiniz. Kimliğiniz ilişkiye o kadar bağlıdır ki yalnız olmak hiç kimse olmak gibi hissettirir. Bu aşk değil, duygusal bağımlılıktır.Eşinize duygusal olarak aşırı bağımlıysanız, ayrılma fikri sizi üzmek yerine paniğe yol açar. Sadece rahatsızlıktan kaçınmak için kalıyorsanız, aşkı seçmiyorsunuz, korkudan kaçınıyorsunuz. ‘Kötü değil’ ile yetiniyorsunuz ve kendinizi ilişkinin ayrılmak için yeterince kötü olmadığına ikna ediyorsunuz. Ancak ‘korkunç değil’ ‘gerçekten tatmin edici’ ile aynı şey değildir.4. İKNAİlişkiniz gerçekten tatmin edici değilse, ayrılma düşüncesi sıklıkla aklınızdan geçebilir. Sık sık kendinizi kalmaya ikna edebilirsiniz. Nedenler sıralayabilir, anıları hatırlayabilir ve artık derinden uyumlu hissetmediğiniz şeyleri haklı çıkarabilirsiniz.Gerçekten ne hissettiğiniz sorulduğunda, zihninizde bile konuyu değiştiriyorsunuz. Cevabın ne olabileceğinden korktuğunuz için gerçek duygularınızla oturmaktan kaçınıyorsanız, muhtemelen bağlantıyı değil rahatlığı koruyorsunuzdur.