Malatya Valiliği, Büyükşehir Belediyesi, Kent Konseyi ve üniversitelerin işbirliğinde ‘Dönüşen Dünyada Ailenin Geleceği’ çalıştayı, Sanat Merkezi konferans salonunda gerçekleştirildi.
Çalıştaya, Toplumsal Değişim ve Aile: Gelenekselden Moderne Değişen Aile Örüntüleri sunumuyla İnönü Üniversitesi Sosyoloji Bölümünden Prof. Dr. Ünal Şentürk, Aile Değerleri ve Aktarımı sunumuyla İnönü Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cihat Yaşaroğlu, Aile ve Kadın sunumuyla Turgut Özal Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Arzu Bozdağ Tulum katıldı. Çalıştayın açılış konuşmasını gerçekleştiren Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı Sami Er ise modern çağın getirdiği zorluklar karşısında aile kurumunun korunmasının hayati önem taşıdığını vurguladı.
Aileye yalnızca sosyal politikaların değil, kentin ve ülkenin gelecek vizyonunun merkezine yerleştirilmesi gerektiğini belirten Er, şu şekilde konuştu:
‘Modern Çağ hayatımızdaki her şeyi kökten dönüştürdü. Teknolojinin baş döndürücü ilerleyişi, dijitalleşmenin gündelik yaşamı kuşatması, küreselleşmenin yaygın etkisi ve bireyselleşmenin teşvik edilmesi tüm bu dinamikler ilişkilerimizi, toplumsal yapımızı, geleneklerimizi ve değer dünyamızı olduğu kadar aile kurumlarını da çok derinden etkiliyor. Oysa biz bu topraklarda nice zorlukları, savaşları, yoklukları, doğal afetleri hep birlikte olmanın, aile olmanın sağladığı dayanışmayla atlattık.
Aile sadece aynı çatı altında yaşamak değil. Sevinçte ortaklık, hüzünde omuzdaşlık, aile, nesiller İlçeler arası değer aktarımının kültürel sürekliliğin ve toplumsal direncin en temel taşıyıcısıdır. Bugün geldiğimiz noktada açıkça görüyoruz ki aile yalnızca bireysel ya da yerel bir mesele değil. Aynı zamanda ulusal ve küresel ölçekte stratejik bir konudur. Çünkü biz biliyoruz ki aileyi koruyamazsak bireyi koruyamayız. Bireyi koruyamazsak Toplumu ayakta tutamayız. Bu zincir kırıldığında millet ve devlet de zayıflar. Bu anlayışla Malatya Büyükşehir Belediyesi olarak bizler de aileyi yalnızca sosyal politikaların değil gelecek vizyonumuzun merkezine yerleştiriyoruz. Depremin yaralarını sararken de gençlerimize fırsatlar sunarken de kadınlarımızı desteklerken de aileye öncelerin bir yaklaşımı esas alıyoruz.
Unutmayalım ki aileyi korumak sadece geçmişe sadakat değil aynı zamanda geleceği inşa etmek zorunludur. Bu anlamlı çalıştaya katkı sunan tüm katılımcılara, hocalarımıza gerçekten çok teşekkür ediyorum. Yıllar önce Avrupa'da olan durumu yıllar sonra biz yaşıyoruz. Anlatılırdı: 18 yaşındaydı ayrı evde yaşıyor vesaire. Bir aile kavramı diye bir şey yok ve bunu şuanda ülkemizde çok rahatlıkla bunu görebiliyoruz. Hatta muhafazakr ailelerimizin çocuklarında dahi bunu görüyoruz. Gidip farklı bir aile, farklı bir ortamda yaşayabiliyor. Veyahut çocuklarımızı okullarda arkadaşlarıyla birlikte kaldığını zannediyoruz. Kızlı erkekli bir arada kalan aile çocukları görüyoruz. Toplumda bir algı yerleşiyor ki bir film seyrediyorsunuz, bir dizi seyrediyorsunuz ve tamamen ailenin dinamiklerine kibrit suyu döküyorlar adeta. Şimdi öyle bir şey senaryo çocuklar veya aileye izliyor. Bir aile düşünün, ailede huzursuzluklar var ve bu ailede huzursuzluk nedeniyle kadın gidiyor o huzuru başka bir yerde aramaya çalışıyor. Bunu öyle bir hale getiriyorlar ki çok normalmiş gibi sunuyorlar. Hatta kadının o gayrimeşru yaşam tarzına giren insanları haklı bulacak bir senaryo bize çiziliyor. Yani aile yapımız gerçekten bizim için çok önemli. Biz özellikle belediye olarak da gençlerimize özellikle büyük alanlar oluşturmaya çalışıyoruz. Sportif alanlar oluşturmaya çalışıyoruz. Ev hanımlarımızın çalışan kadınlarımızın da aynı şekilde eğitim şeyler salonlarımız var kurslarımız var.’