Ana Sayfa Gündem Eğitimde tatil zengini değiliz

Eğitimde tatil zengini değiliz

2
0
haberler , son dakika haberler , son dakika haber , haber , en son haber

AYSEL BOZAN YILMAZ – Türkiye’de ilk ve ortaöğretim kurumlarında eğitim sürelerinin az olduğuna dair bir kanı var. Geçtiğimiz günlerde yaz tatilinin öne çekileceğine dair iddialar ortaya atılınca konu tekrar gündeme geldi. Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) iddiaları yalanlayıp daha önce belirlenen takvime göre okulların 20 Haziran’da kapanacağını açıkladı ancak 5-9 Haziran tarihlerindeki Kurban Bayramı’nın eğitim öğretim yılının bitimine yakın olması, tatilin öne çekileceğine dair söylentilerin sürmesine neden oluyor. Son olarak Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, katıldığı bir televizyon programında “Okul tatili ve Kurban Bayramı birleşecek mi?” sorusuna “Bu hukuken mümkün değil. Yani 180 iş günü okullarımızın açık olması lazım” dedi.

Tatille ilgili tartışmalar bir şekilde güncelliğini koruyor. Öğrencilerin çok tatil yapması da sürekli eleştiriliyor. Bunda yarı yıl tatilinin yanı sıra 2019 yılında getirilen iki ara tatilin etkisi de büyük. Yine kar, sel, deprem gibi doğa olayları nedeniyle verilen tatiller de eğitim süresini kısaltıyor.

Son olarak İstanbul ve Kütahya’da yaşanan depremlerin ardından bu iller ile Tekirdağ, Kocaeli ve Yalova’da okullarda 1 ile 2 gün süreyle eğitime ara verildi. Yine kış boyu pek çok ilde kar tatilleri yapıldı. Bu sebeplerle tatil edilen günlerdeki eğitim kayıplarının nasıl telafi edileceğine dair MEB’in açıkladığı bir program bulunmuyor. Oysaki MEB Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliği’ne göre ders yılının 180 iş gününden az olmaması gerekiyor. Peki, Türkiye’de öğrenciler gerçekten çok sık mı tatil yapıyor, dünyadaki örnekler nasıl, uzun yaz tatili uygulaması günümüz koşullarına uygun mu? Bu soruları uzmanlara yönelttik:

GÜNCELLİĞİNİ YİTİRDİ

İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Hasan Ali Yücel Eğitim Fakültesi Doç. Dr. Gülşah Batdal Karaduman ise Türkiye’de ilköğretim ve ortaöğretim düzeyindeki üç aylık yaz tatili uygulamasının tarım toplumu olduğumuz döneme dayandığına dikkat çekiyor. Karaduman, “Günümüzde Türkiye’nin toplumsal ve ekonomik yapısında köklü değişimler yaşanmış; ülke, büyük ölçüde tarım toplumu niteliğini yitirerek sanayi ve hizmet sektörlerinin ön plana çıktığı, kentleşmenin hız kazandığı bir yapıya dönüşmüştür” diyor.

Bu dönüşümün, uzun yaz tatili uygulamasının, işlevselliğini sorgulanabilir hale getirdiğini veçeşitli alternatif modeller tartışıldığını kaydeden Karaduman şunları söyledi:

“Türkiye gibi coğrafi, iklimsel ve sosyoekonomik çeşitliliğin yüksek olduğu ülkelerde, bölgesel farklılıkları gözeten daha esnek tatil düzenlemeleri önerilmekte. Bu öneriler, farklı bölgelerdeki iklim koşulları, ekonomik faaliyetler ve kültürel dinamikler doğrultusunda şekillenmekte; örneğin yaz sıcaklarının erken başladığı güney bölgelerde eğitim-öğretim yılının daha erken tamamlanması, serin iklimli kuzey bölgelerde ise kış tatilinin uzatılması gibi uygulamalar gündeme gelmekte.”

OECD ORTALAMASINDA

İstanbul Kültür Üniversitesi Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Bölüm Başkanı Doç. Dr. Demet Zafer Güneş, tatil sürelerinin diğer ülkelere göre çok uzun olmadığını kaydediyor. OECD’nin 2020 yılı verilerine göre Türkiye’de öğretim yılının 180, Finlandiya’da 190, Fransa’da 172 iş günü olduğunu belirten Güneş, OECD ortalamasının yaklaşık 184 gün olduğunu vurguluyor ve ekliyor: “Bir yılda öğretime ayrılan zaman ilkokulda OECD ülkelerinde ortalama 799, Avrupa Birliği ülkelerinde 775 saat. İtalya’da bir öğretim yılında 891 saat, Finlandiya’da 608 – 800 saat ders var.Türkiye’de ise öğrenciler ilkokul düzeyinde haftada 30 saat ders yapıyor ve bu, bin 80 saate denk geliyor. Türkiye’de hem öğrenciler hem de öğretmenler diğer ülkelerden daha fazla saatini okulda geçirmekteler.”

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz