Ana Sayfa Genel Hani Pano?

Hani Pano?

5
0
haberler , son dakika haberler , son dakika haber , haber , en son haber

Malatya'da sürekli insanların aklıyla dalga geçen çok yetkili var maalesef.

Çoğu zaman dejavu yaşıyorum.

Dünya Kayısı Başkenti diye övündükleri Malatya'da önce zirai don yaşandı.

Hangi bölgeler etkilendi, hangi ilçelerde hangi boyutta zararlar meydana geldi, bilen yok.

Tarım İl Müdürlüğü her zamanki gibi seyretti çoğu yetkili gibi.

Sonra 5 Nisan günü dolu yağışı Malatya'da etkili oldu.

Doğanşehir, Yazıhan, Hekimhan, Arguvan ve Akçadağ ilçelerimizin bazı kesimlerinde kayısının zarar gördüğü söyleniyordu.

Önce MAGİNDER Başkanı Salih Karademir, dolu yağışının büyük hasara yol açtığını ve acil desteğe ihtiyaç olduğunu söyledi.

ESOB Başkanı Şevket Keskin, ilgili kurumların zarar tespit çalışmasını bir an önce yapması gerektiğini söylerken, ‘Gerçekçi ve doğru bir şekilde bu zarar kamuoyuyla paylaşılmalı’ vurgusunu tercih ediyordu.

Daha sonra genelde yan yana görmediğimiz AK Parti Malatya milletvekilleri İnanç Siraç Kara Ölmeztoprak ile Abdurrahman Babacan bir üretici bahçesine giderek açıklama yapmışlardı.

Ölmeztoprak, ‘Tarım İl Müdürlüğümüz ve ilgili kurumlarımız hemen sahaya indi. Üreticilerimizin zararının karşılanması noktasında elimizden gelen tüm gayreti göstereceğiz’ dedi.

Babacan ise, Tarım ve Orman Bakanlığı ile TARSİM yetkilileriyle gerekli görüşmeleri gerçekleştirdiklerini, oluşan zararlar varsa, bunların giderilmesi için gereken her türlü adımın atılacağını bildiriyordu.

Malatya Valisi Seddar Yavuz da yazılı açıklama yapıyordu.

Vali Seddar Yavuz: ‘Geniş bir alanı etkileyen bu doğal afet sonrası, ilgili kurumlarımızca hasar tespit çalışmaları başlatılmış olup, birkaç gün içerisinde ürün çeşidi ve hasarın etki düzeyi net olarak ortaya konulacaktır.’

Hem Vali hem de vekillerimiz TARSİM'e hasar ihbarında bulunmaları gerektiğinin altını çiziyorlardı.

TARSİM haricinde kayısı üreticisi yanılmıyorsam en son 2014 yılında bir destek alabilmişti.

Çünkü Tarım Sigortaları Havuz İşletmesi A.Ş. yani kısa adıyla TARSİM'in kurulma amacı tam da buydu.

İllerde oluşacak doğal afetlerden dolayı ürünleri önceden sigortalatmak ve bu hasar yardımlarını bir havuzda biriktirmek isteniyordu.

Devlet her şehre alan bazlı destek yerine Hazine'den destekleyerek bir Havuz oluşturmuştu.

Gelişmiş ülkelerde olduğu gibi artan nüfusumuzun gerçekliği ile beraber tarım sektörü kritik bir öneme sahiptir. Bu önem ‘Risk Yönetim Programı’ kapsamında üreticiyi oluşacak risklere karşı sigorta güvencesi ile tarım sektörünü güven altına almak için aslında TARSİM kurulmuştu.

Vekillerimize daha net anlatmak için yazıyorum.

Tarım İl Müdürlüğü'nün yalnızca rekolte belirleme döneminde ortaya çıkıp yılın büyük bölümünde seyir halinde olduğu bir şehirde….

Ziraat Odaları'nın kişiye göre tavır aldığı bir ortamda…

Üreticinin dünyadan bi haber yaşadığı bir Dünya Kayısı Başkentinde bizi yönetenlerin bazı durumlara vakıf olması lazım.

6 Şubat depremlerinden sonra bile kayısı üretecisinin halini kimse göremedi.

TARSİM haricinde oluşmuş zararların bir destek programı dahilinde verileceğini düşünmediğim için vekillerimizi uyarmak istedim.

TARSİM'in şu anki sistemi maalesef kayısı üreticisinin lehine değil.

2005 yılında TARSİM kuruldu ve 2006 yılında kayısı meyvesi dahil edildi.

Neredeyse 20 yıl oldu!

Kayısı üreticisi TARSİM'i biliyor mu, sistemini gerçekten idrak etti mi?

10 milyon kayısı ağacının olduğu bu şehirde TARSİM poliçe sayısı kaçtır?

DEVAMI BU LİNKTE:

https://www.kayisihaber.com/yazi/mahir-temur/hani-pano/1165/

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz