Başbakan Erdoğan ‘ın, “Alevilik Hz. Ali’yi sevmekse ben dört dörtlük bir Alevi’yim” açıklaması üzerine Twitter’dan, “Erdoğan’dan dört dörtlük ibneyim, ibneliği sizden öğrenecek değiliz açıklaması bekliyorum” yazan Levent Pişkin’in bu paylaşımı nedeniyle yargılanmasına 25 Martta devam edilecek.
13 Martta görülen ilk duruşmada hakimin, “Bize karşı önyargınız olmasın. İstediğiniz kadar konuşun biz dinleriz…” sözleri dikkat çekmişti
Bu konuda Seray Şahiner’in 20 Mart 2014 günü Birgün Gazetesi’nde yazdığı yazıyı aşağıya aktarıyoruz.
Mahkemedeyiz Aşkım
Onu ilk gördüğüm anı hatırlıyorum. Gey bardayız. Az ötemde. İkimiz de oynuyoruz. Fark ettim ve “Allah’ım inşallah gey değildir. Dünyanın en yakışıklı erkeği.” dedim. Homofobiden değil, ona dair bir parça şansım olsun diye… Sonra Gezi’de gördüm: “Aaa, dünyanın en yakışıklı erkeği!” LGBT konvoyunun en önünde. Adaletin bu mu dünya!!! Peşine takıldım. Tanıştık. Yanında yürümeye devam ettim: Levent Pişkin.
Bu seneki Onur Yürüyüşü’nde en öndeydi. Yine ardına düştüm. Bu kez 80 bin kişi yürüdük. Levent ses verdi: “Nerdesin aşkım?” cevap verdik: “Burdayım aşkım!” Artık bara beraber gidiyoruz. Kurtlarımızı dökmek niyetiyle çıktığımız bazı geceler, durgun şarkılar çalıyor. Sarmıyor. Biz tam bardan çıkarken roman havası duyuluyor. Bir şevkle içeri girip montları atıp coşkuyla oynamaya başlıyoruz. Levent hem pistte hem de hayatta, o son anda çalıp coşkuya davet eden şarkılar gibi. Aksak ritminde bir ahenk var. Sözünü de o ritme uyduruyor. O yüzden sık sık hoparlörden yaptığı çağrıya riayet edip meydanlara çıkıyoruz.
Çocuk çocuk bakıyor ama koca adam… Daima bir projesi, bir eylem planı var. Bu arada Levent Pişkin’in HDP Beyoğlu ilçe eşbaşkanı olduğunu da belirtelim. Buluşma saatimize 5 dakika kala Levent beni “sokağın başındayım” diye arar. Ben bir çay söylerim. Levent ancak ben üst üste altıncı çayı içtikten sonra gelir. Sokağın başından sonuna inmesi bir buçuk saat sürer: Birilerini görmüştür, arada birkaç eylem planı yapmıştır, bir meseleyi çözmesi gerekmiştir…
Şimdi diyeceksiniz ki, ya hu ne diye arkadaşına güzelleme yapıyorsun, seviyorsan git konuş! İstirham ederim. Bir kere Levent’i tek ciddiye alan ben değilim. Koskoca Başbakan bile onu muhatap aldı da dava bile açtı. Şöyle ki; Başbakan “Alevilik Hazreti Ali’yi sevmekse ben dört dörtlük Alevi’yim” dedikten sonra Levent, “Erdoğan’dan ‘dört dörtlük ibneyim, ibneliği sizden öğrenecek değiliz’ açıklaması bekliyorum. Öptüm. #AnayasadaLGBT” diye bir twit attı. Ardından Başbakan bu twitten dolayı Levent Pişkin hakkında, basın yoluyla hakaret suçundan şikâyetçi oldu.
Bunun üzerine Levent, Bianet’te yayınlanan “Biz İbneliği Çok İyi Biliriz” başlıklı yazısında şu açıklamada bulundu: “Ezilen kimlikleri sahiplenen ama ezmeye devam eden bir Başbakan ile karşı karşıyaydık. Öncelikle madem tüm ezilmişlikleri bünyende barındırıyorsun LGBTİ’ler neden yok diye sormak ardından da bütün söylemlerine rağmen bu ezilenler neden hâlâ eziliyor demek gerekiyordu… Hakaret yıllardır LGBTİ’lere reva görülen muameledir. Katillerimizin haksız tahrik ve iyi hal indirimleriyle ödüllendirilmesidir. Cenazelerimizi imamların kaldırmayı reddetmesidir, trans kadınların gömülürken “erkeğe benzemesi” için saçlarının kesilmesidir, ayrımcılık kanununda yaptığınız ayrımcılıktır, yok saymaktır, varoluşumuzu her gece Kabahatler Kanunuyla cezalandırmaktır… ”
Suç duyurusu karşısında mahkemeye sunduğu yazılı savunmasında, ibneliğin bir hakaret değil cinsel yönelim olduğunun altını çizdi: “Toplumun hâkim olarak kullandığı bu dışlayıcı ve ayrımcı dilin en somut örneği olarak birine ‘ibne’ denmesini gösterebiliriz. Bu noktada eşcinsellere karşı duyulan öfkenin toplumsal psikolojik bağlamda bir tezahürünü görürüz. Zira yukarıda da belirttiğimiz gibi ibne olma hali, bir hakareti ya da davranışı değil, bir oluşu ifade eder. Yani ibne eşcinsel kimliğinin Osmanlıca ifadesidir.”
Levent ayrıca Başbakan’ın “İbne” lafından dolayı dava açılmasını istemekle bir cinsel yönelimi aşağıladığını belirterek, Recep Tayyip Erdoğan’a şahsına ait bir durumu aşağıladığı gerekçesiyle soruşturma açılmasını talep etti.
Başbakanın suç duyurusu sonucu dava açıldı, mahkeme günü geldi çattı. Suç duyurusunun meali: “bana ibne dedi.” Her şeyin en iyisini bilen Başbakan okuma yazma da biliyordur herhalde. “İbne” demek suç olmadığı gibi Levent “ibne” dememiş, “ibneyim” demeye davet etmiş.
Dava günü kapı önünde bekliyoruz. Davacı: Recep Tayyip Erdoğan, davalı: Levent Pişkin. Vallahi gönendik; arkadaşımız vekil vükela ile hatta baş vekil ile anılıyor…
Levent mahkemede yazılı savunmasına ek olarak: “Bunu bir ibne olarak söylüyorum, ibnelik hakaret değil, cinsel yönelimdir.” dedi ve Başbakan hakkındaki suç duyurusunu tekrarladı: “ibneliği hakaret sayarak cinsel yönelime hakaret etmek.” Tabii bizim suç duyurularımız Başbakanınkiler kadar çabuk işleme sokulmuyor… Başbakan’ın Levent’e açtığı dava, karşı tarafın savunmayı okumak için süre istemesi üzerine 25 Mart’a ertelendi.
Bianet’ten Çiçek Tahaoğlu’nun hatırlattığı bir anekdot var: Recep Tayyip Erdoğan, 2002’de katıldığı Abbas Güçlü ile Genç Bakış Programı’nda bir öğrencinin sorusu üzerine şunları söylemişti: “Eşcinsellerin de kendi hak ve özgürlükleri çerçevesinde yasal güvence altına alınması şart. Zaman zaman bazı televizyon ekranlarında onların da muhatap oldukları muameleleri insani bulmuyoruz.”
Sorulunca, “elhamdülillah”; sunulunca, “haşa!”
İstanbul’un retro başkan adayı R. Şafak Tanrıverdi KAOS GL’ye verdiği röportajda : “Velev ki ibneyim diyebilirim tabii ki. Annem babam belki kızabilir ama…” diyerek genel tavrı hicvetmiş.
Başbakan farkında olmayarak bir hayra da vesile oldu. Levent’e açtığı dava; bize, hakaret niyetiyle kullanılan bir sözcüğün kimlik sahiplerince geri kazanılmasını talep etme imkânını verdi. Biz, 25 Mart 10.45’te Çağlayan Adliyesi 18. Sulh Ceza Mahkemesi’ndeyiz aşkım! Onur Yürüyüşü’nün bir devamı olarak… Hepimiz ibneyiz, bu davanın peşindeyiz.
Seray Şahiner, Birgün Gazetesi, 20 Mart 2014 (http://birgun.net/yazi-goster/mahkemedeyiz-askim-2240.html)