ABD'de inek kullanmadan üretilen dünyanın ilk tam yağlı inek sütü UnReal Milk, laboratuvar ortamında geliştirilerek piyasaya sunuldu. Memeli hücre kültürü teknolojisi kullanılarak üretilen UnReal Milk, geleneksel sütle birebir aynı bileşenlere sahip olduğu ve Alpha-S1-Casein, Alpha-S2-Casein, Beta Casein, Kappa Casein gibi temel süt proteinlerini, yağları ve karbonhidratları içerdiği belirtiliyor. Beyazhead Institute for Biomedical Research tarafından yapılan bağımsız testlerde, UnReal Milk'in moleküler düzeyde geleneksel sütle aynı olduğu doğrulanırken, ürünün, tereyağı, peynir ve dondurma gibi süt ürünlerine de dönüştürülebileceği kaydediliyor. Ayrıca, Boston merkezli girişim Brown Foods tarafından piyasaya sunulan sütün üretim süreciyle, karbon emisyonlarını yüzde 82, su kullanımını yüzde 90 ve arazi kullanımının yüzde 95 oranında azaltılması hedefliyor. Ancak yapay süte olumlu bakanlar olduğu kadar olumsuz bakan insanlar da mevcut. Örneğin ABD'nin haber sitelerinden biri olan Investigate Midwest'in köşe yazarı Dave Dickey, UnReal Milk'e dair, ‘Hücre kültürü ürünlerinin sonuncusu olan laboratuvarda yetiştirilen tam yağlı inek sütü, öncelikle onay almalı ve ardından tüketicilerin mutfaklarında yerini bulmalıdır.’ ifadelerini kullandı. Peki, yapay süt, hayvancılığın yaygın olduğu Malatya ve diğer illerde nasıl tepki görür? Yapay sütün piyasaya sürülmesini gıda mühendisleri nasıl değerlendiriyor? Laboratuvar ortamında üretilen sütün besin değeri ve insan sağlığı üzerindeki etkileri hakkında ne düşünülüyor? TMMOB Gıda Mühendisleri Odası Malatya İl Temsilcisi Cem Fidan, Malatya Net Haber sitesinin sorularını yanıtladı…
1. 'UnReal Milk' gibi yapay sütlerin piyasaya sürülmesini nasıl değerlendiriyorsunuz? Gıda sektörüne etkisi ne olur?
Bu gelişme, alternatif proteinlerin ve sentetik biyoteknolojinin gıda sektörüne hızlı bir şekilde entegre olmaya başladığını gösteriyor. Gıda sektörü için bu, hem sürdürülebilirlik hem de etik hayvancılık açısından büyük bir devrim olabilir. Ayrıca, laktoz intoleransı, hayvansal ürün tüketmek istemeyen bireyler ve vegan yaşam tarzını benimseyenler için yeni bir seçenek sunuyor.
2. Laboratuvar ortamında üretilen sütün avantajları ve dezavantajları neler?
Avantajlar:
• Çevresel sürdürülebilirlik: Su tüketimi, sera gazı salınımı ve arazi kullanımı açısından geleneksel hayvancılığa göre çok daha düşük etkili.
• Hayvan hakları: Hayvan istismarı olmadan süt üretimi yapılabiliyor.
• Tutarlılık: Tat, kıvam ve içerik açısından daha kontrollü ve standart üretim sağlanabiliyor.
• Alerjen azaltma: Laktoz ya da diğer alerjen içerikler çıkarılabiliyor veya modifiye edilebiliyor.
Dezavantajlar:
• Yüksek üretim maliyeti: Şu anda geleneksel sütle kıyaslandığında daha pahalı.
• Karmaşık üretim süreci: Teknolojik bilgi birikimi, yatırım ve altyapı gerekiyor.
• Doğallık algısı: Tüketicilerin bazıları bu tür ürünleri ‘doğal olmayan’ ya da ‘işlenmiş’ olarak değerlendirebilir.
3. Besin değeri ve sağlık üzerindeki etkileri nasıl?
Laboratuvar ortamında üretilen süt, genetik mühendislik teknikleri kullanılarak gerçek süte çok yakın olacak şekilde tasarlanıyor. Protein, yağ, karbonhidrat oranları doğal sütle birebir kopyalanabiliyor. Bu da teoride, benzer bir besin değeri anlamına geliyor.
Ancak uzun vadeli sağlık etkileri açısından kesin bir şey söylemek için henüz yeterli uzun süreli çalışma yapılmış değil. Bu yüzden: Daha fazla çalışma yapılması ve incelenmesi gerekiyor.
4. Uzun vadeli sağlık etkileri konusunda yeterli araştırma var mı?
Hayır, şu anda uzun dönemli etkileri hakkında elimizde yeterince veri yok. FDA gibi kurumların onayı, ürünün kısa vadede güvenli olduğunu gösterse de, 10-20 yıl boyunca bu ürünleri düzenli tüketen kişilerde ne tür etkiler olabileceği bilinmiyor. O yüzden bu alanda uzun vadeli klinik ve epidemiyolojik çalışmalar hayati önem taşıyor.
5. İnek kullanmadan süt üretimi, hayvancılık ve çevre açısından ne ifade eder?
Bu tür üretim yöntemleri hayvancılık sektöründe ciddi dönüşümlere yol açabilir. Geleneksel süt çiftlikleri azalabilir, süt üretimi daha çok biyoteknolojik firmalara kayabilir.
Çevresel açıdan:
• Metan gazı salımı azalır (inekler en büyük metan kaynaklarından biri)
• Arazi ve su kullanımı azalır
• Biyoçeşitlilik üzerindeki baskı azalabilir
Ancak bu dönüşüm, hayvancılıkla geçinen birçok kişinin ekonomik olarak zorlanmasına neden olabilir. Bu da sosyal-politik boyutu olan bir konu.
6. Gıda mühendislerinin bu tür üretim yöntemlerine yaklaşımı nasıl olmalı?
Gıda mühendislerinin yenilikçi ve bilimsel gelişmelere açık olması gerekir. Ancak bu tür yenilikleri körü körüne desteklemek yerine, gıda güvenliği, etik ilkeler ve tüketici sağlığı çerçevesinde objektif değerlendirmeler yapmaları çok önemli. Aynı zamanda bu ürünlerin üretim süreci, izlenebilirlik ve şeffaflık açısından da denetlenmeli.
7. Tüketici güveni ve algısı nasıl?
Şu anda iki ana grup var:
• Meraklı ve yeniliğe açık olanlar: Bu kesim genellikle çevre bilinci yüksek, etik tüketimi önemseyen ve teknolojiye olumlu bakan bireyler.
• Şüpheci olanlar: ‘Laboratuvar ürünü’, ‘doğal değil’, ‘yapay’ gibi algılarla yaklaşan daha geleneksel tüketiciler.
Bu algı, büyük ölçüde şeffaf iletişim, bilimsel verilerle desteklenmiş kampanyalar ve zamanla oluşacak tüketici deneyimleri ile şekillenecektir.
Ana Sayfa Sağlık Haberleri İnek yok, süt var: 'UnReal Milk' piyasada! Peki, gıda mühendisleri yapay süte...