Kadın olmak, yalnızca bir cinsiyet değildir, aynı zamanda dünyayla kurulan bir ilişki biçimidir. Bu ilişki çoğu zaman ayrımcılıkla, inkârla ve bastırılmayla yoğrulur. Aynı zamanda -belki de tam bu sebeple – içsel direncin, yaratıcılığın ve yeniden doğuşun alanıdır.