Amerika gibi köklü demokratik geleneklere ve güçlü kurumsal yapılara sahip bir ülkede, bir liderin, toplum desteğini kaybetme pahasına, herkesin zannettiği kadar sınırsız ve “ezber bozan” adımlar atması da pek mümkün görünmüyor. Trump’ı kısıtlayan bir diğer önemli faktör ise, dış politikanın o çok katmanlı ve hassas dengeleri. Her lider gibi ülkesinin çıkarlarını öncelediğini ifade etse de, Erdoğan ve Putin gibi uluslararası siyasette uzun yıllara dayanan tecrübeye sahip iki önemli aktör karşısında daha temkinli ve ölçülü bir dil kullandığı dikkatlerden kaçmıyor.