Uzmanlardan solunum sağlığı için uyarıda bulundu. Parmaklarınızı olağandışı şekilde bükebiliyorsanız risk altında olabilirsiniz.
ABD’nin Colorado eyaletinde görev yapan kiropraktör Dr. Taylor Goldberg, parmak veya avuç içlerinin normal sınırların ötesinde kolayca bükülmesinin, ciddi solunum rahatsızlıklarının erken işareti olabileceği konusunda uyarıda bulundu. Goldberg’e göre bu tür aşırı esneklik, vücudun bağ dokularındaki zayıflığın bir belirtisi olabilir.Bağ dokuları; kemikler, kaslar ve organlar arasında yapı ve destek sağlayarak adeta vücudun “tutkalı” görevini üstleniyor. Özellikle akciğerlerin fonksiyonel yapısını korumak açısından hayati bir öneme sahip olan bu dokular, akciğerde bağ doku ağırlığının yaklaşık yüzde 25’ini oluşturuyor. Uzmanlara göre bu dokuların zayıflaması zamanla solunum mekanizmasını bozarak astım veya obstrüktif uyku apnesi gibi ciddi rahatsızlıklara yol açabiliyor.-Serçe parmağını 90° geriye bükebiliyorsa,Baş parmağını ön koluna değdirebiliyorsa,Dirsek ya da dizini 10°’den fazla hiperekstansiyona getirebiliyorsa,Bacakları düzken avuç içlerini yere koyabiliyorsa puan alıyor. Yetişkinlerde beş, çocuklarda ise altı ve üzeri puan aşırı esneklik olarak kabul ediliyor.Aşırı esnekliğin, genetik bir bağ doku hastalığı olan Ehlers-Danlos Sendromu (EDS) ile bağlantılı olabileceği belirtiliyor. Bu sendrom, vücudun kolajen üretimini etkileyerek bağ dokuların dayanıklılığını düşürüyor. Dr. Goldberg, EDS hastalarının solunum yolu hastalıklarını atlatmakta daha fazla zorlandığına dair güçlü klinik gözlemler olduğunu belirtiyor.Bir başka uzman Dr. O’Brien ise, “Daha fazla bilimsel çalışmaya ihtiyaç var ancak klinik deneyimler, EDS’li bireylerin solunum sorunlarıyla daha yoğun mücadele ettiğini gösteriyor,” ifadelerini kullandı.EDS hastalarında nefes darlığı, kas güçsüzlüğü, solunum yollarında çökme gibi semptomlar görülüyor. Ayrıca bu bireylerde ciltte kırılganlık, kolay morarma, kronik yorgunluk, sindirim sorunları ve dikkat eksikliği de yaygın. Hastalığın kesin bir tedavisi bulunmamakla birlikte, fizik tedavi ve destekleyici cihaz kullanımı öneriliyor.Ehlers-Danlos Derneği’ne göre EDS’nin 13 farklı alt tipi bulunuyor. Sendromun tanısı, hastaların semptomlarının değerlendirilmesi ve fiziksel muayene ile konulabiliyor. Uzmanlar, EDS hastalarının çoğunlukla yardım bulmakta zorlandığını, bunun da psikolojik stres, kaygı ve solunum üzerinde ek yük oluşturabileceğini vurguluyor.2022’de yapılan bir araştırma, EDS hastalarının neredeyse tamamının depresyon, yarısından fazlasının ise anksiyete yaşadığını ortaya koydu. Bu veriler, sendromun yalnızca fiziksel değil, psikolojik etkilerle de mücadele edilmesi gereken karmaşık bir hastalık olduğunu gösteriyor.